Pop-Jazz
kıvamında bir ayrılıktı bugünkü. Evet daha önce de ayrılmıştım, birkaç sefer,
yine senden üstelik. "Ayrılık" anlamını yitirip manasız ve karmaşık
bir hal alıp insanın kalbine kazındığı anlardı onlar, umudun en küçük
zerreciğini bile hissedip geriye dönebilme dürtüsüydü sadece. Fakat bugün
ayrılık sözlükten yeni çıkmış kadar tazeydi sevgilim.
Fondaki klişe
müzik bile bozamadı anın özgünlüğünü, hani sonunu bilirsin, yine de defalarca
izlersin ya bazı filmleri; öyle güzeldi gitmek bugün.
Sensizliğe ne
kadar alışıksam, seninle olmaya da o kadar alıştığımı fark edişimin bilmem
kaçıncı yıldönümüne adadım hikayemizi. Ağıt yakmadan tuttum yasımı, kimse
bilmeden, büründüm karalara. Bilmediğin ve bilmek istemediğin onca şey oldu bir
önceki ayrılığımızdan bugünküne. Sen sormadan ben söyledim yine her zamanki
sabırsız ve boşboğaz halimle. Özlediğimi belli etmediğimi sanmak isterken, sen
anladın beni, ben de bıraktım kendimi ana.
İşte o an, sen
aldın dümeni eline, sigaramı yaktığım mumun söndürdüğü denizci şahit oldu
gidişime. İkimiz de gidiyorduk, kalanı yoktu hikayemizin.